29 Nisan 2010 Perşembe

1 MAYIS ÜZERİNE




Toplumsal grupların/kümelenmelerin tümünde her sene takvimin malûm günlerinde gözle görülür bir canlanma, hareketlilik yaşanır. Muktedirler sahip oldukları ayrıcalıklarına, iktidarlarına halel gelmemesi, mevcut ‘huzur’ ve ‘barış’ atmosferinin hâkimiyetini korumak için seferber olurken, kendilerini sistemin kurulu değerlerine karşıt pozisyonda konumlandıranlar da ‘isyancılıklarını’, ‘yıkıcı enerjilerini’ böylesi takvim yapraklarına sadakat üzerinden hatırlarlar.

Özellikle yaşadığımız topraklar açısından 1 Mayıslar bu bağlamdaki karşılıklı teyakkuz hâlinin en gözde tarihleri olagelmiştir. Sol geleneğin güçlü ve savaşkan olduğu coğrafyamızda “işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü” olarak tanımlanan 1 Mayıs günleri, her çeşit siyasi/sosyal grup tarafından gövde gösterisinin, kendi varlığını ele güne hatırlatmanın olmazsa olmaz zamanı olarak algılanmaktadır. Her tıynetten solcu veya sol politikaya hevesle imrenen grup, 1 Mayıs için aylar önceden hazırlıklara başlar, planlar/stratejiler belirler. Takvim eylemciliği için her ekibin kendine has bir tarihsel referansı da vardır tabii ki: Solcular açısından işçi sınıfının enternasyonal dayanışmasının sembol günüdür 1 Mayıslar; sınıfçı anarşistler Haymarket anılarına yaslanır, sendikacılar için sosyal hak talepleri uğrunda mücadele mevzisidir vs. vs. 1 Mayıs’ın bayram mı, kavga günü mü olduğu üzerinden gelişen uzun yıllara dayalı tartışmalar, karşılıklı polemikler yıllardır aynı lafızlarla sürer gider...

Ancak, bütün bu laf ve iddia enflasyonu içinde söz konusu tüm 1 Mayıs ahalisini dikine kesen bir ortak payda mevcuttur. Kızılından beyazına, ‘karasından’ moruna 1 Mayısçıların hepsi sistemin Büyük Gösterisi’nin içinde kendilerine verilen rolleri oynamaktadırlar; kimileri reformları talep ederek uzlaşmacı bayram havasını yaratarak, kimileri ise eylemciliği randevulu, ilanlı kitle mitinglerine hapsederek... Aralarındaki farklar salt seçilen araçların farklılığından ibarettir. Mitinglerde karnaval esrimesiyle bayram kutlayanlar da, vitrinleri taşlayanlar da niteliksel açıdan aynı gösterinin özneleri durumundadırlar. Topyekûn törenlerle kutlanan 1 Mayıslar özünde kitle kuyrukçuluğunun dışavurumudur; Büyük Gösteri’nin kendine muhalif olanı içine dahil etmesinin, kendi oyununa katmasının göstergesi, piyesteki iyi ve kötü rollerin geçerli kodlar düzleminde muhaliflerce de benimsenmesidir.

2010 1 Mayıs’ında da bu semboller evreninden muaf, isyankâr bir potansiyel mevcut değildir. Yaşadığımız topraklardaki anarşist olma iddiasındaki grupların hemen hemen tümü 1 Mayıs özelinde de Büyük Gösteri’ye, sosyal merkezciliğe, sol dernekçiliğe, kuyrukçuluğa sadakatini korumaktadır. Bu tür ‘anarşistlerin’ tümünün derdi, 1 Mayıs kortejini oluşturmak, dostlar alışverişte görsün misali alanda şu veya bu şekilde yerini almak suretiyle rutin ‘eylemcilik’ görevini üstlenmenin huzuruyla mutlu mesut günü kurtarmaktır. Aralarındaki nüans tartışmalarına aldanmayın; ‘alanda en büyük anarşist kortej biz olacağız’ sıkıntısındakiyle, ‘arama noktasına kadar yürüyeceğiz, böylece en devrimci olduğumuzu göstereceğiz’ diye yazanın motivasyonu arasında hiçbir fark yoktur. Tümünün varlık alanı sistemin gösteri platformudur, bunun dışında bir var olma, eyleme biçimini tahayyül bile edemezler.

İsyancı anarşistler bireyin içinde gelişen isyankâr dürtünün hiçbir gösteriye, kurala, ritüele hapsedilemeyeceğini savunuyorlar. Ruhumuzu parça parça yok eden tekno-endüstriyel sistemin her parçası, egemenlerin icadı olan saatlerin, takvimlerin her biriminde bize acı vermeye, öfkemizi bilemeye devam ediyor. İsyan için takvim, güruh, örgüt gerekmez. İsyan için topluluk, reklâm, strateji de gerekmez. Sistemin çarklarını yağlayan figüranlar olmamak için her anı, her mevsimi varoluşsal neşenin, kendiliğinden coşkunun, UYUMSUZLUĞUN yıkıcı enerjisiyle doldurmak elzemdir! Sisteme kendi seçtiği yerden, kendi seçtiği araçla, kendi seçtiği tarihte vuran eylemler ancak onu yaralayabilir; gerisi palavradan, kendini kandırmaktan ibarettir!
Bu nedenle, kitle mitinglerinde, binlerce insanın arkasında saf tutulan kortejlerde, kalabalıkların korunaklı mevzileri arasında dostlarımız İsyancı Anarşistleri boşuna aramasınlar; orada olmayacağız. 1 Mayıs’larda alanlarda olmayacağız; bireysel seçimlerimiz doğrultusunda herhangi bir zamanda neredeysek yine orada olacağız, herhangi bir zamanda neyi eylemeyi kendi irademiz açısından doğru buluyorsak onunla meşgul olacağız.

-UYUMSUZLAR FRAKSİYONU-